
Sait SÜLLÜ
Engineer and Designer
Saif boya- Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Müdürü
Sürdürülebilirlik ve Temiz üretim

GEZİLER
Sosyal ve İş Gezileri










Yeni yazı
Zaman kavramı ve İş yaşamı
İş yaşamında çalışanların işe zamanında gelmeleri,
sadece dakiklikle ilgili değil; aynı zamanda
kurumsal bağlılık, profesyonellik ve iş etiği
açısından da kritik bir göstergedir. Ancak birçok
kurumda kronikleşmiş “geç kalma” davranışı,
yalnızca bireysel ihmalkârlıkla değil, daha derin
kültürel ve sistemsel sebeplerle açıklanabilir.
1. Zaman Algısı ve Kültürel Yaklaşımlar
Bazı toplumlarda zaman doğrusal ve planlanabilir
bir kaynak olarak görülürken (örneğin Almanya,
Japonya), bazı kültürlerde zaman daha esnek,
değişken ve bağlamsal olarak değerlendirilir. Türkiye gibi toplulukçu kültürlerde zaman yönetimi, bireysel değil ilişkisel önceliklere bağlıdır. Bu durum, işe geç kalmanın “önemli ama ertelenebilir bir sorun” olarak algılanmasına neden olabilir.
2. Kurumsal Tolerans ve Yönetim Modeli
Çalışanların işe geç kalma davranışı, büyük ölçüde kurumun bu davranışa nasıl tepki verdiğiyle şekillenir. Eğer yöneticiler bu durumu görmezden geliyor, bir yaptırım uygulamıyorsa ya da istisnaları kural hâline getiriyorsa; çalışanlar geç kalmayı kurumsal olarak tolere edilen bir davranış biçimi olarak içselleştirebilir.
3. Motivasyon ve İş Tatmini
Geç kalma, bazen düşük iş tatmininin, tükenmişliğin ya da motivasyon eksikliğinin pasif bir dışavurumudur. Çalışanın işe geç gelme sıklığı, sadece disiplin değil aynı zamanda kuruma olan bağlılık düzeyiyle de ilişkilidir. “Zamanında gelmeye değer bir iş ortamı mı yaratılıyor?” sorusu burada kritik hale gelir.
4. Bireysel Planlama ve Dış Etkenler
Ulaşım sorunları, şehir içi trafik, ailevi sorumluluklar gibi dışsal faktörler de gecikme davranışında rol oynar. Ancak bu sorunların süreklilik kazanması, bireyin zaman planlama ve önceliklendirme becerileriyle doğrudan ilişkilidir.
Peki çözüm önerileri ne olmalıdır?
Zaman yönetimi eğitimi ve günlük planlama araçlarının kullanımı yaygınlaştırılabilir.
Kurumsal zaman kültürü net bir şekilde tanımlanmalı ve liderlik kadrosu bu kültürü modellemelidir.
Erken gelmeyi ödüllendiren sistemler oluşturularak pozitif pekiştirme sağlanabilir.
Geç kalma durumları kayıt altına alınarak saydam bir şekilde takip edilmeli, bireysel nedenler analiz edilmelidir.
Sonuç olarak işe geç kalma davranışı, yalnızca saat tutmakla çözülebilecek bir mesele değil; kültürel kodlar, yönetsel tutumlar ve psikolojik bağlılık gibi birçok etkenin kesişiminde değerlendirilmelidir. Bu bağlamda “zaman”, sadece dakik bir başlangıç değil; aynı zamanda kurum kültürünün aynasıdır.
Tüm bunların dışında tek bir sonuç ve çözüm var aslında. ''İŞ ETİĞİ''
Bunu her çalışan bireysel olarak kendine bir rol model olarak alır ve bu bilinç ile hareket ederse tam çözüm sağlanmış olur. Örneğin; japonların iş etiği kurallarına uymalarının temelinde ülkelerini sevmeleri gelmiyor mu? İş etiğini bir temele bağlarsak eğer o zaman daha kuvvetli bağlar kurmuş oluruz.


Yeni yazı
Müşteri Memnuniyeti ve Empati
Müşteri memnuniyeti ve karşılama, satışın
olduğu her alanda kritik öneme sahip.
Biz de ekip arkadaşlarımızı bu konuda sürekli
geliştiriyor, onları daha donanımlı hale getirmek
için çaba gösteriyoruz. Müşteriyi anlamak, doğru
iletişim kurmak ve çözüm odaklı yaklaşmak bizim
önceliğimiz.
Ancak bu çabanın yalnızca çalışan tarafında değil,
toplumun geneline yayılması gerektiğine
inanıyorum.
Nasıl iyi bir müşteri olunur?
Halka açık alanlarda nasıl davranmalıyız?
Çalışanlarla iletişim kurarken empati
kurabiliyor muyuz?
Bu soruların cevabı, sadece kurumsal eğitimlerde değil, ilkokuldan başlayan bir yaşam kültürünün parçası olmalı.
Dün bir markette tanık olduğum küçük bir olay beni bu konuda tekrar düşündürdü.
Kasiyer ürünleri geçirirken bir çikolata yanlışlıkla yere düştü. Hemen toparladı ve “Afedersiniz” dedi.
Ancak müşteri yüksek sesle ve ters bir şekilde “Biraz dikkat etsene ya!” diye tepki verdi.
Oysa ki bu sadece basit, insani bir refleks… Ne bir kasıt ne de bir saygısızlık vardı.
Ama bu çıkış, çalışanın moralini bir anda düşürdü.
Şimdi, bu kasiyer bir sonraki müşteriye gülümsemiyorsa, bunun tek sorumlusu kasiyer midir?
Hizmet kalitesini artırmak istiyorsak, sadece hizmet verenleri değil, hizmet alanları da bilinçlendirmeliyiz.
Müşteri olmak da bir kültürdür. Saygı, anlayış ve empati ise bu kültürün temel taşıdır.

Yeni yazı
ÇALIŞAN TİPLERİ
“Çalışan tipleri” dendiğinde, iş yerindeki farklı
karakterleri, tutumları ve çalışma tarzlarını
sınıflandırmak mümkündür. Aslında bu konu
bir akademik yazıya dönüştürülecek derecede
ayrıntılı ele alınabilir. Fakat kısaca sınıflandırırsak;
1. Lider Ruhlu (Doğal Lider)
İnisiyatif alır, başkalarına örnek olur.Genellikle
yönetici potansiyeli taşır. Karar alırken etkili ve
sorumluluk sahibidir.
2. Yüksek Performanslı (High Performer)
Hedef odaklıdır, çıktıları kalitelidir.Zaman
yönetimi iyidir, kriz anında bile çözüm üretir.
Terfiye en yakın profildir.
3.Takım Oyuncusu
İş birliğine açık, paylaşımcı ve pozitif. Ekip içinde denge unsurudur. Çatışmaları yumuşatır, herkesle çalışabilir.
4. Sessiz Yetenek
Göze batmaz ama işini çok iyi yapar. Az konuşur, çok üretir. Genelde arka planda kalır ama ekip için vazgeçilmezdir.
5.Uyumsuz / Negatif Düşünen
Eleştirel olabilir ama yapıcı değildir. Sürekli şikayet eder, enerjiyi düşürür.
Değişime dirençlidir.
Bu 5 maddedeki çalışan tipleri hepsi kendi başlarına bir karakteri simgeler. Genel çoğunluğa göre 5. tip çalışan en negatif, 1.tip veya 2.tip çalışan en pozitif olarak görülsede, aslında hepsinden ortak ve yüksek performansta verim alabilirsiniz. Hatta 5.tip çalışandan bile bir tablo / sanat eseri çıkartabilirsiniz. Önemli olan keşfetmektir. Doğru keşif ve bunu yüksek verim ile değerlendirmek yöneticinin işidir.
En güzel örnek bunun için galiba şudur. Bir futbol takımında yedek oturan bir oyuncunun başka bir takıma transfer olduğunda yıldızlaşması elbetteki değişimin motivasyonu ve enerjisi olarak görülebilir fakat doğru yerde kullanmak ve ''KEŞFETMEK'' işin püf noktasıdır.

Yeni yazı

Temiz üretim sadece çevreci olmak değil,
aynı zamanda sürdürülebilir rekabet gücünün
temelidir.
Atık yönetiminden enerji verimliliğine, kimyasal
kullanımından karbon ayak izine kadar her
adımda sorumluluk taşımaktır. İş dünyası olarak
artık şu soruyu sormamız gerek:
➤ Üretiyoruz ama nasıl?
Bugünün kârı, yarının zararı olmamalı.
Temiz üretim, geleceğe bırakacağımız en
değerli miras olabilir. 🌍♻️
Temiz üretim, sadece fabrikalarla sınırlı bir kavram değil.
Hizmet sektöründe de tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirerek bu sürece dahil olabiliriz.
Bugün bir kafe, mağaza ya da ofis — fark etmeksizin her işletme, enerji verimliliği ve kaynak tasarrufu konusunda adım atabilir.
🔌 Düşük enerji tüketimli ampuller
❄️ Verimli soğutucu dolaplar
💡 Akıllı ışıklandırma sistemleri
🚿 Su tasarruflu ekipmanlar
Bu tür uygulamalar sadece çevreye duyarlılık değil, aynı zamanda aylık operasyonel maliyetlerde doğrudan tasarruf anlamına gelir.
Temiz üretim bir alışkanlık olmalıdır; sektör fark etmeksizin her kademede yer bulmalıdır.
TEMİZ ÜRETİM

Sait SÜLLÜ Hakkında
30 Ocak tarihinde Kırşehirde doğmuştur. Lise öğretimini Kayseri Aydınlıkevler Lisesinde tamamlamıştır. Liseden sonra İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünde 2 yıl fizik okuduktan sonra öğrenimine Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliğinde devam etmiştir. Lisans Eğitimini Erciyes Üniversitesinde tamamladığı sırada Atatürk Üniversitesinden de Adalet bölümünü okuyarak ön lisans eğitimini tamamlamıştır. Lisans eğitiminden sonra Yüksek lisans eğitimini Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İş Güvenliği ve Sağlığı bölümünde tamamlamıştır.